VİRÜS, 65 yaş üstü kısıtlamalar ve liglere verilen ara derken, her maç öncesi tribünde selamlaştığımız nam-ı diğer “Amigo Başkan” İlyas Gönen’i aylardır görmemiş, sesini de özlemiştik…
Her maçta taraftarı coşturan, takımı ateşleyen, 90 dakikanın bitiminde ise Efsane Sait Altınordu’dan kalan “Bir baba hindi” tezahüratı ile “Ak saçlıların” evlerine mutlu gitmesini sağlayan İlyas Gönen şimdilerde ne yapıyordu ? Artık bir ziyaret şart olmuştu …
Kemeraltı’na Hisarönü Camii’nin hemen bitişiğinde yer alan, 82 yıldır müşterileri eksik olmayan küçük ama bir o kadar da ünlü dükkana doğru yola koyulduk…
Maskemize rağmen, mis gibi kahve kokularını içimize çeke çeke, müşterilerle ilgilenen oğlu Yusuf Gönen’e selam verip, spor, siyaset ve iş dünyasından birçok ünlüyü konuk ettiği üst kattaki ofisine çıktık… Ünü ülke sınırını aşmış “Sakızlı Kahvesi” ile tanınan markasını, bu ziyaretler ve Altınordu fotoğraflarının kapladığı odadaki küçük masasından yönetirken, bir taraftan da en büyük destekçisi kızı Elvan Hanım’dan sosyal medya satış raporu alıyordu İlyas başkan…
Dededen kahveci, dededen Altınordulu İlyas Gönen… Dile kolay, iki tutkusuna tam 59 yıldır sımsıkı bağlı, artık yaşam biçimi olmuş onun için… “Kahve” ve “Altınordu” kelimelerini duyunca gözleri açılıyor, adeta “aslan” kesiliyor, sesi yükseliyor, adeta kendinden geçiyor…
Aslında sert görünüş ve mizacının altında yumuşacık, sevgiyle dolu bir kalbi olduğunu görüyoruz İlyas Gönen’in…
Zaman zaman sohbetimiz sırasında çok sevdiği Altınordulu dostlarını kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor, gözleri doluyor… İsmet Orhunbilge, Salih Mertan, Yaşar Tunçses, Şener Öztürk’ün adı geçince derin bir iç çekiyor… “Hepsiyle harika anılarımız oldu, birlikte güldük, birlikte ağladık. Ama hiç birbirimizi kırmadık, kavgamız hep Altınordu’nun daha iyi duruma gelmesi içindi” diyor…
Ve 59 yıl, tek takımı, Altınordu’sunu anlatmaya başlıyor…
“6 YAŞINDA, OMUZLARDA MAÇA GİTTİM”
“Müslümanım, Türküm ve Altınordulu’yum. Ben kendimi böyle anlatırım… İlk söylediğim heceler Altınordu, çünkü Basmane doğumluyum… Küçükken biraz yaramaz olduğum için akrabalarım Ahmet ve Ali Körgeli beni evden uzaklaştırmak için omzuna alır maçlara götürürdü. Basmane'de fuarın karşısında dolmuşçular “Haydi maça, maça, maça” diye sesleniyorlardı. O bağırışlar benim çok ilgimi çekiyor, çok heyecanlandırıyordu. Eski İzmir diye tabir edilen yerler, Altınordu'nun maçının olduğu hafta komple aşağıya akıyor ve tribünü dolduruyordu. 1968 Fotospor Gazetesi’nin bir sayfasını hiç unutmam. Alsancak Stadı’nın tamamen dolu fotoğrafı var, başlık da “İzmir’in en çok taraftara sahip takımı Altınordu” yazıyor… Altınordu 2. Lig’den 1. Lig’e çıktığında İzmir Belediye Başkanı Osman Kibar'dı. Namazgah, Tilkilik, Dönertaş ve Altınpark iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık. Kutlamalar başlamış. Rahmetli Sarı Yaşar (Tunçses) ekmek fırınının üzerine çıkmış “Bir baba hindi” çektiriyor. Tabloya bakar mısınız ? Müthiş bir gündü… Sarı Yaşar benim idolümdü. Ben de bunları izleyip her şeyi öğreniyorum. O kalabalıkta yanımda olan arkadaşım ise Gazeteci Atilla Köprülüoğlu’dur, şahittir bana. Beni Altınordulu yapan gerçekler var. Vatanın bölünmez bütünlüğünü savunan, Atatürk’e hayran olan, adını Türk devletinden alan bir kulüp… Nasıl sevilmez ki ?.. Annem ve babamdan miras olması da bu sevginin, bana en büyük hediyesidir Altınordulu olmak… Aliem 100 yıl önce Konya'dan İzmir'e geliyor. Ve ben burada Altınordu ile doğup, Altınordu ile büyüyorum. Kendimi Altınordu'ya adanmış bir hayatın içinde görüyorum”
“MEKTEPLİ DEĞİL ALAYLIYIZ”
“Ortaokul ikiden terkim. 1966-67 takım kadrosunu öğretmen ders anlatırken, defterime yazıp yakalananlardanım. İçime, dışıma yerleşmiş benim Altınordu, kimliğim olmuş. 1966-67 takımı; Mümin, Nehir, Muzaffer, İsmet, Sedat, Melih, Yavuz, Cenap, Zadel, Syatski, Erkan. Yaşım 65 oldu. Bu kadroyu dün gibi hatırladığıma göre, hafızam yerinde… Hikmet ve ismet Orhunbilge… İsmet ağabey Altınordu'nun çok büyük bir değeriydi. Yaşamış olsaydı Seyit Mehmet başkanın sağ kolu olacak bir adamdı. Ben bir İsmet Orhunbilge hastasıyım, nur içinde yatsın. Neyse ki kadere bakın, Hikmet ağabeyin oğlu Barış Orhunbilge şimdi üst yönetimde önemli görevler alıyor, işler yapıyor. Ne mutlu… Çocuklarıma bırakacağım tek miras olan Altınordululuk, gerçek bir hazine… Altınordu hayatın kendisidir… Altınordu kardeşlik ve samimiyet birliği, aile ocağıdır… Bizim öyle bir tarihimiz var ki, yazmadık, çizmedik, arşivlemedik, kendimize kızıyorum ama 2023’te Cumhuriyeti’mizin ve Altınordu’nun 100. yılına mutlaka bir Altınordu tarihi kitabı yazmak, bir belgesel çekmek, geleceğe miras bırakmak gerek… Bu görev de sizlerin olsun… ”
“AMİGO BAŞKAN” DİYE HERKES BİLİYOR
“Altınordu’da üç dönem başkanlık koltuğuna oturdum. Gücümüz yettiğince yönettik, değerlerimizden hiç sapmadık, ödün vermedik. Amatöre düştüğümüz kabus gibi geçen yıllar da oldu, küllerinden doğup, şampiyonluk sevinci yaşadıklarımız da… Hep dersler çıkardık… Artık işi profesyoneller yönetince, biz de bir Altınordu sevdalısı olarak, eski başkanlık apoletlerimizi çıkardık, bu kez tribünde birleştirici rol oynadık, eski deyimle amigoluk yaptık, yapıyoruz… Sonuçta elimizden geldiğince katkıda bulunuyoruz… Akademimizden yeni yeteneklerin yetişmesi için sürekli kaynak olacak projeler gerek… Bir kahve markam var, tescilli… Hiç kullanmadım. Çocuklarıma da vasiyetim var. Onu kulübüme devretmeyi düşünüyorum, ileride belki bu marka ile bir kahve tadım zinciri oluşturulur, elde edilen kaynaklar da sisteme katkı sağlar… U12 Cup başladığında bunun ilk denemelerini yapmak için Seyit Mehmet başkandan izin isteyeceğim… Gelen yabancı ve yerli konuklara çeşit çeşit Türk kahvesi ikramımız olacak… Bu benim hayalim… ”
“ÇOK GURURLUYUZ ÇOK”
“Bende Seyit Mehmet Özkan başkanın yeri çok ama çok ayrıdır. Kulübü 2012 yılında şirketleştirip, devrederken, başkanımıza şunları söyledim; ‘Bizim çok güzel ve değerli bir kızımız var, sen de kızımıza iyi bakacak bir Eşrefpaşa delikanlısısın, hayırlı olsun’ Bu duygularla Altınordu'yu başkanımıza teslim ettik... Dünya futbolu adına, Türk futbolu adına ne güzel bir iş yapmışız… İlk sezon açılışında başkanımızla yan yana Altınordu marşını söylemiştik, inşallah yaşarsak, bir gün Avrupa şampiyonu olduğumuzda da nasip olur inşallah, inancımız sonsuz… Kısa zamanda nereden nerelere geldi kulüp… Nasıl gurur duymayalım ki… Altınordulu olduğumuzu söylediğimiz her yerde insanların yüz ifadesinden bunu hissediyoruz… Büyük bir sempati var, saygı var. Allah Seyit Mehmet Özkan’a bol kazançlar, sağlık, sabırlar versin… Camiamızdan eksik etmesin… “
“SON SEKİZ YIL, 80 YILA EŞİT”
“Son sekiz sezonda bizlerin yıllarca kalbinden geçirdiği, ama futbolda yapamadığımız işlerin yapılması... Seyit Mehmet Özkan ve ekiplerinin bu armaya verdiği hizmetler… Altınordu'nun son sekiz yılı, 80 yıla eşit ölçüde bana göre… Tamam mazimiz çok kuvvetli ise de Altınordu, son yıllarda dünyanın konuştuğu bir kulüp, bir takım oldu. Tesadüfen Bandırmaspor'un U19 takım antrenörünün sözlerine şahit oldum geçtiğimiz yıl, “Bizim grupta Altınordu gibi önemli bir kulüp var” diyor. Televizyonlardaki spor programlarında her gün Altınordu örnek gösteriliyor. Gazeteler, internet siteleri, sosyal medya hep kulübümüzü örnek gösteriyor. İngiltere’nin ünlü Guardian Gazetesi’nde Altınordu konu ediliyor… Altınordu, U6’tan başlayıp, U19’a kadar yaş grupları olan bir organizasyon haline geldi. Tesisler için zaten söylenecek lafımız yok, üstüne bir de camia büyüklerinin isimlerinin verilmesi, vefalı davranışlar… Çağ atladık resmen, nasıl gurur duymayalım… Bu geçen sekiz yılda ne öğrendiniz derseniz, sabretmeyi öğrendik Altınordu’da… Planla, projeyle, kısa ve uzun vadeli planlarla başarıların geleceğini gördük… Eskiden hepimiz sabırsızdık, şimdi biz herkesi sabırlı olmaya, günlük başarılar peşinde koşmama öğütleri veriyoruz. Bu yaştan sonra bizler de öğrendik, yaşımız yettiğince de öğreneceğiz”
“TARAFTAR SAYIMIZ ARTACAK”
“İzmir’deki stat sorunu hepimizi etkiledi. Alsancak Stadı’nda 3 ve 2.Lig maçlarımızda 4000‘leri bulmuştuk… . Doğanlar’da maça gitmek gerçekten biz yaştakiler için çok zor. Pandemi de girince hepimizin keyfi kaçtı. Ama yeni sezona her şey düzelecek… Taraftarlık uzun vadeli bir iş… Öyle bir taraftar kitlesi geliyor ki ben gözlerindeki Altınordu sevdasını görüyorum. Sekiz yaşında çocuk tribününe gelen çocukların 18 yaşındaki hallerini düşünüyorum, mutlu oluyorum. Üniversitelerle iş birliği, herkesin ikinci takımı olma, Alsancak Stadı’na dönüş, zamanla takım bir üst lige çıkıp daha da yükseldikçe sadece İzmir değil, Ege değil, tüm Türkiye’den Altınordu maçlarına gelenler olacak… Bugün sanayide, ticarette, sosyal hayatın içinde birçok insan var Altınordulu… Bir harekete geçirmemiz yeterlidir… Gerisi gelecek… “
“GENÇLERİMİZE GÜVENİYORUZ”
“A takımımızdan yetişip, Altınordu’muzu Avrupa ve Süper Lig’de temsil eden çocuklarımıza selam olsun. Cengiz Ünder, Başakşehir’e imza attığı gün geldi bu dükkana, sizin oturduğunuz yerde oturdu. Sakızlı kahvemizi içti… Ona Altınordu’yu bir kez daha anlattık, ağabey tavsiyelerimizi yaptık. Şimdi Çağlar kardeşimizle Premier Lig’de… Sağolsunlar her başarılarıyla gururlandırdıkları insanlar var… Bizim Barcelona'dan, Real Madrid'den farkımız yok. Dünya bizi tanımaya başladı. Başkan Seyit Mehmet Özkan da sürdürülebilir bir model yaratmak için kurumsal hamleler yapıyor. Ne kadar maddi manevi emek verildiğine hep şahidiz… Hem de tamamen öz kaynağıyla… Altınordu, İyi Birey, İyi Vatandaş, İyi Futbolcu sloganıyla, çocuklarımıza her türlü eğitimi vermesiyle bana göre şu anda Türk sporunda liderdir. Biz hepsi pırlanta olan gençlerimize, takımımıza çok güveniyoruz. Teknik kadromuzun sistemine güveniyoruz, tüm görev yapanların işlerinin en iyisi olduklarını biliyoruz. Emekleri ödenmez… Takımımız hep onları desteklediğimizi bilsin yeter… Altınordu hep ileri… “